Louise ilhamını Louisiana’nın kalbinde yer alan New Orleans’ın en eski yerleşim birimi French Quarter’dan alır. Hayranlık uyandıran cesur renkleri, her biri desenleriyle farklılaşan karakteristik ferforje balkonları, İspanyol, Fransız ve İtalyan kolonilerin bir karayip kasabasına yerleşmesiyle derin kültür zenginliğine kavuşmuş bir bölgedir.
Louise New Orleans’ın bir yeniden yorumlanışıdır.
Gündelik hayatın mimariyle buluştuğu şehrin sokakları, balkonlardan sarkan rengarenk çiçeklerle süslenir. Ara sokaklarda yürüyen şehir sakinleri binanın gölgelediği kaldırımlardan yürürler. Bina cephelerinde gördüğümüz detaylar iç mekanlara da taşınır: çeşitli desenler, cesur renkler yalın ahşap kaplama duvarlarla dengelidir. Işık mekanların ayrılmaz bir parçasıdır, formlara üçüncü boyutu kazandırır, hareket verir. Mekanlarda Fransız bistrolarının ipuçları olsa da İspanyolların emaneti, demir döküm kolonlardan vazgeçilmez. Tavanlar ise ayrı birer kanvastır. Metal dekoratif paneller kimi zaman sakindir, kimi zaman ahşaba dönüp dikkatleri üzerlerine toplarlar. Gündelik hayatı anlatan tablolar hep renklidir, capcanlıdır. Karayip esintilerinin hissedildiği renkler, patine duvarlar, palmiye ağacı yaprakları ılıman iklimin yansımalarıdır.
Louise bireyde uyandırdığı sıcak ve samimi hisleri gruplarda da bir araya getirir.
Dostlarla sımsıcak bir mekanda buluşup sohbet ortamları oluşturmayı amaçlar. Kışın şöminenin ateşiyle ılıman iklimi iç mekanlara taşır, yazın ise bahçesinde şehir insanını izole hayatlarından çıkarıp sosyelleşmeye çağırır.
Louise müziksiz yaşamayan şehir New Orleans’ın bu bağımlılığını Ankara’ya taşır.
Müzik onun ayrılmaz bir parçasıdır, akşamüzeri harika müzik dinlenebilecek bir Lounge’a dönüşür. Eğlenmek, dans edebilmek için vardır. Bünyesindeki minik Pastanesinde bayılacağınız butik lezzetleri, alt kata bulunan barında samimi sohbetleri ağırlar. Arkadaş toplantıları için gizli bir bahçede size sıcak bir karşılama hazırlar.